22 Şubat 2012 Çarşamba

Müzik albümüm ilk 18 Şarkı Alttaki slayt şarkıları :)

MÜZİK ALBÜMÜM

Gelişim Alanları Üçüncü Döngüsel Hareket Etkinliği

Yürüyebilme yeteneğini kazanan çocuğun dünyayı araştırma özgürlüğü bulunur.Böylece deneyimleri de artar.Bebek nesnelerin sahip olduğu özelliklerin çeşidine ve kendinin bu nesnelerle yapabileceklerinin ne olduğu konusunda meraklıdır.Bir bloğun düşmesi,dönmesi,başka bir nesneye vurma işlevi,zeminde yuvarlanma işlevi gibi nesnenin daha bir çok işlevlerine karşı meraklıdır.Üçüncü döngüsel tepkiler arasından çekme hareketini tekrarlar.Bu hareketin tepkilerini değişik nesnelere uygulamaya çalışır.Nesneyi nasıl düşürdükleri yani nereden,ne kadar yükseklikten veya uzaklıktan attıkları,değişiklik gösterir.Bu keşif çocukların çevrelerinin değişik özelliklerini öğrenmelerine bu özellikleri sürekli olarak değişen şemaları içine almalarını sağlayan bir sorun çözme aracıdır.Aşağıda gördüğünüz 9 video 14 aylık bebek Ege'ye aittir.Ege bebek 3.döngüsel tepkilerini hemen hemen tamamlamış durumdadır.Bunları videodan da görebiliriz. TEŞEKKÜRLER..

6 Şubat 2012 Pazartesi

Çocuk Ruh Sağlığı Sayfa 50 Araştırma Ödevim TV Programı :)

Çocuk Ruh Sağlığı Sayfa 50 Araştırma Ödevim

Çocuk büyütürken ceza vermemiz gerekip gerekmediği konusunda çoğu zaman kararsız kalırız. Oysa dengeli bir biçimde kullanılan ceza ve ödül sistemi, çocuğunuzun eğitiminde size büyük ölçüde yardımcı olacaktır. 

Ailelerin bir kısmı sadece ceza vererek bunu sağlamaya çalışırken, bir kısmı hiç ceza vermemekle övünmektedir. Oysa çoğu kez verilen cezalar ya çocuğu düşündürmeyen ve etkilemeyen cezalar olmakta, aile de cezanın işe yaramadığını düşünmektedir. Ya da ağır, fiziksel cezalar olmakta, çocuğu eğitmek yerine öfkelendirmektedir. Benzer şekilde ödüller gerektiğinde ya da uygun dozda kullanılmayınca, ödül olmaktan çıkıp, çocuk adeta hak haline gelmektedir.


Ceza ve ödül ne anlama gelir?
Çocuk yürümeye başladığı andan itibaren evin içinde bir güç gösterisi başlar. İstediğini almaya ve ellemeye çalışan çocukla, ona engel olamaya çalışan büyükler arasında ki bu çatışma doğru davranılmadığında, büyük bir sorun haline gelir. Evdeki eşyalar çocuğun ulaşamayacağı yerlere kaldırılmaya başlanır, eline aldığında kızılır, ama bazen de oynamasına izin verilir. Çocuk bir türlü büyüklerin yapmaya çalıştığını anlamaz. Yapmaması gerektiğini değil, büyükleri nasıl ikna edeceğini düşünmeye başlar. Oysa kararlı, devamlı ve doğru söylenen “hayır” çocuk için anlamlı olacaktır. Bir süre sonra ne yapacağını, ne yapmamasını öğrenen çocuk, yaptığı ve yapmadığı için ödeyeceği bedeli, kazanacağı değeri de öğrenmiş olmalıdır. Cezalar, çocuğun canını fiziksel olarak yakmayacak, çocuğun yaşına uygun ve bir çeşit bedel ödeme olara kabul edilebilecek şeylerdir.Çocuğun bir kez daha aynı şeyi yaptığında aynı yaptırımla karşılaşacağı durumlardır. Cezalar mutlaka çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun olmalıdır. Ayrıca çocuk o cezayı daha önce öğrendiği ve yapmaması gereken bir durum için aldığını bilmelidir. Duruma uygun, haklı bir ceza çocuğu üzmez. Ama cezalar tehdit halinde kalırsa, çocuk anne babasının ağzından çıkanların yapılmadığını, her hangi bir şekilde onları vazgeçirebildiğini öğrenirse cezanın anlamı kalmaz. Çocukla, aile arasında bir oyun haline dönüşür ve genellikle bu oyunu çocuk kazanır. Ödül ise genellikle yanlış kullanılan bir kavramdır. Ödül, zaten yapması gereken bir şeyi, iyi yaptığı için, çocuğa verilen şeydir. Oysa genellikle, çocuğa zaten yapacağı bir iş için önceden önerilen şeydir ve adına ödülden çok rüşvet demek gerekir.Bunun önemli sakıncaları vardır.Öncelikle, sakıncası vardır; eğer çocuğa herhangi bir şeyi rüşvet olarak öderseniz bir dahaki sefere önerdiğiniz şey yetmeyecektir.Ayrıca çocuk, bu durumda ödev yapmanın kendi sorumluluğu olmadığını düşünecektir.Ödevini annesini ya da babasını kazanmak, herhangi bir menfaat elde etmek için yaptığını düşünecektir.Bundan sonra da bu çocuğa ödev yaptırmak çok zor hale gelecektir.

Ödül ve ceza nezama uygulanmalı?

Bir çocuğu hep ödüllendirmek ya da sadece cezalandırmak birçok sorunu beraberinde getirecektir.Ceza ve ödül, mutlaka yerinde, zamanında, gerekli durumlarda ve gerektiği dozda kullanılmalıdır.Ayrıca çocuğun yaşına ve durumuna uygun olması da çok önemlidir.Öncelikle şunu unutmamak gerekir. Dövmek hiçbir biçimde bir cezalandırma yöntemi değildir.Aslında şiddet çaresizliğin dışa vurumudur. Çaresiz kalan, çocuğu doğru yolla eğitemeyen ailenin çaresizliği.Sonuç olarakta, ruh sağlığı yerinde olan erişkinler, şiddet uyguladıktan sonra kendileri daha çok üzülür ve çaresizlikleri artar. Ama çocuk öğrenmesi gereken doğruyu öğrenmemiş olur.Çocuğa fiziksel acı verilmemelidir.Bunun yerine çocuk sorumluluğu olan bir şeyi yerine getirmediği zaman öncelikle onu uyarmak, sonra yaşına uygun olarak bedel ödetmek gerekir.Tüm bu cezaları verirken mutlaka suçla orantılı davranılmalıdır.Bu en etkili yöntemdir.Çok büyük bir suça çok küçük bir ceza verirseniz, bunun hiçbir anlamı olmaz.

Çocuğa, mutlaka cezanın neden verildiği anlatılmalıdır.Çocuk neyi yanlış yaptığını, neden yanlış yaptığını ve neden ceza gördüğünü bilmelidir.Ayrıca uygulanan cezadan vazgeçmemek gerekir.Çoğu anne baba verdikleri cezadan kolayca vazgeçerler..Ceza, bir kere söylendiğinde mutlaka sonuna kadar uygulanmalı.Çocuk özür dileyebilir, ama bu cezayı ortadan kaldıran bir sonuç doğurmaz.Sadece bir kez daha yapmayacağına dair bir sözdür.
Ödül de aynı şekildedir.Çocuğa gereğinden fazla ödül vermek de sorun yaratacaktır.Çünkü böyle bir durumda ödülün hiçbir anlamı kalmaz.Ödüller de aynı cezalar gibi yerinde ve dengeli bir biçimde kullanılmalıdır.Ödül sisteminin yanlış kullanımı çocuğun yaptığı şeyin ölçüsünü anlamasını sağlayacaktır.


Yapılan yanlışlar neler?

Genel olarak bakıldığında, ödül ve ceza sistemleri ailelerimizde doğru uygulanmamaktadır. Aileler, Ceza kullanımı konusunda ya korkak, ya da aşırı davranıyorlar.Çocuklarının kişiliklerini kazanmalarını zedeleyebileceklerini düşünüyorlar.Burada fark edilmeyen bir şey var.Bedel ödemeyi bilmeyen, sınırsız çocuklarla,evden kaçan, umursamaz ve öfkeli çocuklar yaratılmaktadır.Aileler, çocuklarını yetiştirmenin yanında onların sınırlarını da belirlemek zorundalar.Yoksa, ruhsal açıdan sağlıksız ve toplumla uyumsuz nesiller oluşur. 

5 Şubat 2012 Pazar

Bilişsel Gelişim İle İlgili Kelime Oyunu :)

ETKİNLİK:Kelime oyunu
SÜRE:2 DK
KELİME:Düşünce
NASIL OYNANIR:Öğretmen bir kelime verir Bu kelimenin bireyde çağrıştırdığı kelimeleri iki dakika içerisinde yazmasını ister En çok kelime yazan alkışlanır
BENİM KELİMELERİM: 1. kelime 2. akıl 3. bellek 4. konuşma 5. duygu 6. korku 7. fobi 8. hobi 9. dil 10. ses 11. beyin 12. canlı 13. insan 14. psikoloji 15. psikolog 16. ruh sağlığı 17. bakırköy  18. cümle 19. irade 20. hayat

2 Şubat 2012 Perşembe

Çocuk Beslenmesi Sayfa 60 Etkinlik 6

Merhaba ben faslı bir  çocuğun annesiyim. Doğumdan sonra çocuğumun faslı olduğunu öğrendiğimde dünya başıma yıkılmıştı. Artık dönmüyordu. Tek gerçeğim oğlum faslı doğmuştu.Ben nasıl yapmıştım böyle bir şeyi kendi canıma parçama. Hala aklım almıyor.Etrafımdakilerin bakışları bana rezil berbat bencil bir anne olduğumu hatırlatıyordu.Oysa kimse bu annenin neler çektiğini  bilmiyordu. Çocukken hiç alkol kullanmamıştım. Etrafımda da yani ailemde de alkol kullanan yoktu . Zaten benim de alkole pek merakım yoktu. Diyorsunuz ki peki nasıl oldu da başladın alkole.
Üniversite son sınıftaydım okulun daha birinci dönemindeydim. Hayatımın aşkıyla tanışmıştım. İlk başta çıkma teklifini kabul etmemiştim sonra peşimden koşması ile sevgili olduk. 2 yıl flört ettik onun hayatımın aşkı olduğundan emindim. 3. yılın başlarında ailelerimiz tanıştı  ve 4. yılımızın başında evlendik. Tanışmamızın 8. yılı evliliğimizin ise 4. yılında nisan ayının yedisinde ben akşam yemeğini hazırlamış hala onu bekliyordum bir telefon geldi Eşimin kaza yaptığını haber verdi polis onu görmek için hastaneye  gittim Acilde büyük bir kalabalık vardı Bir adamın kafasına dikiş atılıyordu Çok üzgünüm durduramadım durduramadım diye inliyordu. İçeri girdim Sedyede yatan bir adam gömleğinin düğmeleri sökülmüş ve kanlar içinde yatıyordu Bir doktor ona  kalp masajı yapıyordu Adamın parmağındaki yüzüğü gördüm O Benim eşimdi.  Orada öylece yatıyordu. Şoka girmiştim gözlerimde yaşlarla doktorların hayata döndürmek için uğraşlarına öylece bakıyordum Bir yarım saat sonra doktorlar durdu. Saatine bakıyordu bir doktor. Yanlarına gidince anlamışlardı benim eşi olduğumu. Dışarı çıkarmak istediler çıkmayıp yanında bekledim. Sonrada onu alıp morga götürdüler. Eve geldim ailelerimizi aradım. Cenazesinden sonra eve geldiğimden kendimi eksik hissediyordum Bir sessizlik vardı içeride. Evde özel günler için aldığımız şarap vardı. Bir kadeh içtim sonra  bir kadeh daha bir kadeh bir  kadeh birlerce kadeh... Üç buçuk  ay sonra adet olmadığımı fark ettim Aslında adetlerim düzensizdi ama bu kadar değildi Hemen bir test aldım Pozitifti ilk başta sevinmemiştim aldırmak istedim ama çok geçti  ve içmeye devam ettim Her gün her gece.. Hamileliğimin 8. ayında alkolü bırakmaya karar verdim ve bebeğimi sevmeye başladım Onun benim eşimin bir parçası olduğunu düşününce bebeğime daha çok bağlandım Alkolü bir daha içmedim. Doğumdan sonra bebeğimin sağlıklı olduğunu düşünüyordum ama zamanla onun normal dışı yüzü davranışları sonucu faslı olduğunu anladım Her şey için artık çok geçti. Şimdi içtiğim o alkoller aklıma geliyor ve kendimden utanıyorum siz siz olun asla ve asla alkol tüketmeyin ...

Çocuk Beslenmesi Sayfa 50 afisim